Melodik Yollar

Yine bir müzikten çıkan yazma isteğiyle kendinizi klavyenin başında bulma hali..
Sahi size de oluyor mu bu,bana çok olur en çokta seyahatlerdeki kulaklıkla,otobüsün camından kayıp giden dünya arasındaki ince ilişkiye şahit olurken.
****
En çok düşündüğüm şeylerden biri de "ya bu şarkıları yazan insanlar ne yaşayarak bunları yazmış" biz sadece dinlerken o kadar yoğun duygular yaşarken bu insanlar bunları YAŞAMIŞ diye düşünüp iç geçirip sonra da vay anasını diyiveriyorum istemsizce..
****
Vay anasını deyip alıp kulaklığı ve o şaheserlerin dolu olduğu müzik çaları atıyorum kendimi sokaklara,bazıları sahillere atıyor kıskanmıyor değilim bilesiniz,nereye gideceğimi ne yapacağımı vb gibi plana dair durumları yıkan şey kulağımdaki melodiler oluyor,ki çoğu zaman plan yaparak dışarı çıkan bi insanımdır,sola döndürüyorlar bazen bazen elimi çırpmama sebep olurken bazen bana insanlara bakmamam gerektiğini söyleyebiliyorlar,bazen ne güzel şeysin sen yağmur dedirtirken bazen yağmurla ateş arasındaki yakıcılık ilişkisi üzerine beni tenkit ediyorlar...
Yürüyorum bana diyorlar ki bak insanlara ne kadar değişken ve ne kadar kederliler,acaba ne kadar farklı hayatları vardır;bak mesela şu geçen abla gayet şık giyinmiş çantası da kıyafetini tamamlamış makyaj 10 numara 5 yıldız ama gel gelelim bu kadar güzelliğin üzerine o gözler hiç olmuş mu be abla? O gencecik bedenin üzerinde duran masum, her şeyin ızdırabına şahit olmuş, rengarenk çiçekler arasında terk edilmiş yıkılmış harabe bir ev misali duran o gözler sanki o bedene biraz ağır gelmiş be abla diyor o evin anılarına da selam çakarak yolumuza devam ediyoruz ki hemen bir başka anı dolu hayata ilişiyor gözüm,ve kulaklıklarımın ikisine de ihanet etmemek için tekini hafifçe çıkarıyorum,flütünden akan melodilerden çok bana bakışının içimi yaktığı-ve malesef  hafife alınmayacak kadar çok sayıda olan-çocuğa..Sonra bana diyorki kulaklığımdan süzülen melodiler;-Bakma şu insanlara,özellikle de gözlerine,o çocuk orada öyle dururken bir alışveriş merkezinden elini torbalarla doldurmuş şu amcaya bakma.
Ve devam ediyoruz yola sonra bi anda melodi hızlanıyor benim ritmimde tabi, eee tüm şarkılar insanı yürütmez bazıları da oynatır,sonra başlıyor omuzlar sonra yürüyüş ritmi derken etrafı unutup başlıyorum parmak şıklatmaya,bunu sokakta yapınca sıkıntı değil de bazen otobüste de yapıyorum insanlar beni gözleriyle dövüyolar valla :),tabi uzun sürmüyor bu süreç bir anda sevgi den geçen şarkılara geri dönüyoruz ve melodi beni yine esir alıyor ve birden dikkat kesiliyorum çevrede ki her şeye kuşlara böceklere,binaların yapısına yapılamamasına,tarihe vs. sevgi dolu bir bakış atıyorum birçok kez sevgililerin buluşma noktası olan yerlere..
....
****
Bu yol bitmiyor sadece sokaklar değişiyor,yüzler değişiyor,anılar,binalar değişiyor ama yol bitmiyor çünkü şarkılar bitmiyor,sokaklar bitiyor en önemlisi şarj bitiyor ama yol her zaman yeniden başlıyor..
Yollarınıza yenilikler çıkması dileğiyle,yeni bir yolda görüşmek üzere..
Yazımın bu nüshasıysa her şeye rağmen gülüşüyle aklımda kalan Deli Emine pardon İhihihh Emine,adında "Ğ" harfi olmayanlara,sokaklarda her zaman soğuk çamur kar dinlemeden flüt çalmak zorunda bırakılan bizim çocuklarımıza,hala bizim cadde üzerinde sıcakda olsa gece dahi mendil satan teyzeye,her yerde haykırarak farkındalık yaratmaya çalışanlara,şuan Kadıköy de olanlara, sıcakta bunalım gece denize atlayanlara ve sizin de şuna gelsin diyeceklerinize gelsin..
Ve bi öneri bunu diyeceklerinizle arayı soğutmayın hemen sonrasında ona bir mesaj atın ve halini hatrını sorun yani;Düşün şimdi şuan aniden hiç beklemediği(n) bir zamanda al telefonu eline korkma gönder mesajı ;)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoş gelişler ola eyyy 2019!

Mesafeler...

Olamayışın öyküsü...