Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ağlamaklı...

Üşüyorum, havanın soğukluğu yanı sıra ısınmama engel teşkil eden hususlar mevcut etrafta. Şiddet kol geziyor sokaklarda, elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor. Kimimize bir selam “çakıp” yoluna devam ediyor. Durduramıyoruz, durdurmuyorlar derken selam çaktıkları borçlu çıkıyorlar, uyuyorlar uyanamıyorlar, gelmeyecek diyarlara yola çıkıyor, selamsız memleketleri yurt ediniyorlar kısacası çekip gidiyorlar, bir “Hoşça kal” ‘ı bizlere çok görerek. Bazılarının uykusu ağır oluyor ve kalkıp gidemiyorlar iyi ki, bizse ancak gidenlere iki damla eşliğinde el sallıyoruz, uyanmaya direnenlere de sevgimizi gönderiyoruz. Ama elimizden UYAN be çocuk demekten başka bir şey gelmiyor ne yazık ki… Ama olsun biz iki damla dökerek uğurlarken gidenleri yeni şeyler öğreniyoruz, onlar fotoğraflarıyla bizlere yeni şeyler öğretiyor. Gülünüz, şiddete ve şiddetçiye karşı yanağınızdan tebessüm eksik olmasın… Eyvallah çocuk olmasında, ya sen diyorsun içinden ama …yaş olup akıyor bu soru gözlerinden ağla

Yeşil

Ağır girdi Müzeyyen abla yine, fikrimin ince gülü o gün gördüm seni diye başladı aheste aheste, sonrası malumunuz… Gülüş insanı ele veren en masumane mimiktir, ne kadar kötü olmaya çalışsanız da, umursamaz takılsanız da, kızgın kızgın bakadursanız da gülüşünüze söz geçiremeyince her şey alaşağı olur. O yüzden insanların akılda kalıcı en önemli özelliklerinden biridir benim için gülüş mesela vardı ya şu köyün delisi diye bilinip annesinin en sevdiği şarkının Neşet Baba’dan Ceşm-i Siyahım olan, kendinden çok emin olan Deli Emin’in o içten ve samimi gülüşü... *Ara ara girecek sanırım Müzeyyen abla bu yazıya şimdi de: yaktın yıktın kül ettin beni falan diyor, anlayacağınız o da çoktan aşmış gülüşleri… Neyse işte en önemli mimiklerdendir gülüş, insanların gülüşlerini gözlemleyin sizi kandırmayacak ikinci şey gülüşlerdir, kendilerini kandırdıkları doğrudur ama sizi sadece kandırdıklarını sanırlar. Elbette birinci şeyse bakışlardır buradan da tabi gülerek bakanların akılda ka

Bir Şarkı Masalı

Resim
Şarkılar… Uçurtmasını uçuramamasına dair bir çocuğun veya sevdasını unutamamasına dair bir sevdalının, güneşi kucaklamak isteyene bir nida veya yerin derinliklerinde eriyenlere bir ağıt, kara kışa değer verenlere bir başkaldırı veya inadına yağan yağmuru kabullenenlerin eğlencesi… Bir birinden farklı ama bir o kadarda aynı duyguların anlatıldığı, aktarıldığı, haykırışlardır şarkılar. Her insana farklı şeyler hissettirebiliyorken zaman zaman aynı histe de buluşturabiliyor. İçinde bur sürü eylem barındırmasına karşın, karşıt eylemleri de aynı hassasiyetle yansıtabilen melodilerden oluşmakta aslında. Yazmak yazmamak, koşmak durmak, haykırmak ve susmak… Bir hiç de anlatılabilir şarkılarda bir varoluşta. Enstrümanı ve müzisyen, Leyle ve Mecnun gibi… Unutulmuş bir yokluğun ilk hıçkırığıydı bir müzisyenin enstrümanına ilk dokunuşu, oradan büyüyerek bir haykırış olmuştu melodiler. Ne de güzel başlamıştı çalmaya enstrümanını; sevgilisinin elini tutması gibiydi ona dokunuş