Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir de...

Resim
Bir yıl önce dün... Düşünebildiniz mi, duyabildiniz mi çevredeki sesleri, görebildiniz mi o anı? Bir yıl önceki bugünü söylüyor sosyal medyada bir araç, peki ya o söyledikten sonra bir yıl önceki dünü hatırlayabiliyor muyuz? Sevgili okur, zaman çok cabuk geçiyor, hızlı hızlı değil çabuk çabuk akıp gidiyor. Düşlediğimiz günler ha geldi ha gelecek diyoruz. İnanın geldi gelecek, o gün gelince anlayacağız geldiğini. Mesafeye muamma. Bir süredir hislerden düşlere yolculuk halindeyim. Fark ettim ki sevgili okur, çocukluğumdan uzaklaştıkca hislerinden eminleşiyor insan, yaş aldıkça biriktirdikleriyle var olmayı daha bir benimsiyor. Takviminize bakın sevgili okur, dünden önceki gün Eylül'dü, koca bir ay dünden önceki gün oluverdi. "Dünya bir oyun bahçesi. Çocukken bunun farkındasındır ama arada bir yerlerde herkes bir şekilde unutuyor." Diyorum ki sevgili okur, gemi yanaştı limana, o beni alana kadar diyorum çocukluğumu arayayım. Elma diyorum sevgili okur, daha yü

Yine...

Resim
Yine sana geldim. Nasılsın? Görüşmeyeli uzun zaman oldu be. He neden şimdi geldin diyecek olursan, sabah aldığım bir mailde bir giriş vardı; "Göz yaşları, yazılması gereken sözcüklerdir." He yok yanlış anlama, gözyaşımdan değil gelişim, yazılması gereken sözcüklerden. "Gel" mesela dünyadaki en ağır şiir. Tek kelime, tek hece... Evet, bu zamana kadar hep çağırdık, çağırdığımız sanıldı belki, bu şiir çağırmaya dair değildi biliyorsun. Bu şiir var olmaya dairdi, yürümeye dair değil varmaya dairdi, özlemeye dair değil sarılmaya dairdi. Ve yine biliyorsun; " ... o ölüm uykularında Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.  " Uzun uzadıya bir giriş değil bu, kapı hep açıktı zira. Bu giriş, çıkıp bir tepeden güneşe yaklaşmak gibi, eriyeceğini bilerek kaynar suya koyulmak gibi, akşam olunca günün bitişi gibi. Bak sana ne zamandır böyle şeyler dememiştim özlemişsindir. Lakin çok heyecanlıyım şuan, itiraf ediyo

Öyle alelade bir gün.

Resim
“Bazı anlamlar kelimelere sığmıyor!” Bugünde ağzımıza kadar doluyuz, şükür. Dünya bitmek üzerine kurgulanmış. Her şey bitiyor. Kuşlar uçuyor. Bu kadar sonlu bir yer, burası dünya bu kadar işte. Fakat ilginçtir bu sonlu yer tıka basa yokluk dolu. Zaten gitmek yüklü bir oyunda her bölümde erken Game Over yazısı görmek için dört nala koşuyoruz. Anlamı dağ olan “gitmek” kelimesine hiçbir anlam sığmıyor. Bugün de diğer tüm günler gibi birileri gitti. Bir şeyler bitti. *** Öğle saatleriydi bir video izledim, Türkiye’nin üzerinde çakan şimşeklerin uzaydan görünüşünü çekmişler. Sonra dedim ki; Uzaydan buralar görünüyor da, buradan uzay çok uzak. Sonra akşamüzeri oldu, zaman zaman gelen; dünyayı kurtarma hissi… Biri çıkıp, karşıma geçip: “Deniz düşündük taşındık ve artık yeter demeye karar verdik. Bu kadar saçmalığa şahit olman bizi de ziyadesiyle üzdü. Bas şu tuşa –bu esnada başında bulunan Harry Potter’daki Seçmen Şapkadan daha görkemli, daha çılgın şapkadan mas