Otur la 2014 !
“Her sabah bi gün doğarken bi günde eksilir ömürden…”
diyerek bitiriyorum bu yılı,her zamanki gibi ama daha içi dolu gidiyor bu yıl.
Çok şey getiren çok şey götüren bir yıldı. Getirdikleriyle
götürdükleri arasındaki ilişki 1kg pamukla 1 kg demir arasındaki ilişkiden
farksızdı ama bir şey öğretti bana; “Gitmek sadece bir eylem değildir !” i ve hep
yüzüme vurdu bu yıl. Şimdi sende gidiyorsun “özletecek seni bu yağmurlar”
diyemiyorum çünkü seni özlemekten çok yeni yılın gelmesinin heyecanındayım ben kusuruma
bakma 2013,tüm gidenler gibi sende temelli gideceksin benden sıkıntı yok o
yüzden.
Zaman’ın mahurluğuna inat düşlerimiz var bizim, yürüdüğümüz
yol ve bu yolda gördüklerimiz görmeyi istediklerimiz, tanıştıklarımız
tanışacaklarımız, umut barış güzellik… Her zaman olmasa da bunları umuyor olmak
değil miydi bizi zamanın içinde bir yaprak gibi ordan oraya savuran.
Çayın içimizi ısıttığı anlar çokken kaynar sunun dahi bizi
ısıtamayacağı anlar da vardı. Düşler vadisinde yürüdüğümüz anlar varken,
çamurlardan çıkamayan gölgelerimizin olduğu anlar da vardı. Birilerinden
uzaklaşmamıza göğün ağladığı anlar varken, ayrıldıkları yere dönüp bakılmayan
anlar da vardı. Özgürlüğe kanat çırpmak isteyip bağzı sokaklarda kanat
kırılabilen anlar varken, özgürlük düşünden hala uyanmak istemeyip uykuda
olunan anlar da vardı. İstanbul’a kar yağan anlar varken, karın kırmızı yağdığı
anlar da vardı…
Üşüyorken üstümüz açık, şalımızı alıp maviliklere sürdük
kendimizi, gözlerimiz sen oldu gözlerimiz siz oldu gözlerimiz hiçbir zaman bize
ağlayamadı. Rüyalardaydı biz olabilmek o yüzden hiç uyanmamak için hiç
uyumuyorduk bağzı anlar.
Yeni şehirleri keşfettik. İlk kez, en sevdiklerimizle, kahve
içtik, dağın başında kaybolma korkusu yaşarken yağmur çamur demeden kar aramayı
da ihmal etmedik, üzdük üzüldük, ilk kez toka aradık, güneş gözlüğümüz
gözümüzden çok saçımızı korudu, yağmur yağadurdu öncesinde kar kalktı ama
İstanbul her haliyle cezbetti, menemensiz kahvaltıya kahvaltı demedik, ice tea
şeftaliyi kutsadık. Zaman zaman çocuk olduk, çocuklarla güldük eğlendik, zaman
zaman farklılıklara sesimizi duyurmaya çalıştık, geziyi sevdik, en
sevdiklerimiz arasına penguen sıvıştı, gezmeyi sevdik, gezdik gördük eğlendik.
Standartları farklı yaşamlar arasındaki uçurumda bulduk kendimizi, o uçurumun
kapanmayacak olmasına üzüldük çoğu zaman. Yeni eşyalar edindik, başımız
sıkıştıkça yeni bir sayfa açtık karaladık. Hep sevdik hiç nefret etmedik, çünkü
hiç nefret öğretmemişti en sevgili. Kaybolunan sokaklarda, kuşların
kovalamasıyla ayıldık, öyle güzeldik ki kuşlar kendilerini attılar yolumuza. An
be an aklımıza geldi yitirilenler, her sızlayışta bir selam çakıp yolumuza
devam ettik, zira onlardı bize bu yolu çizen!
Ama hep gülümseyecek bir şey bulduk kendimize, çünkü ölümün
olduğu bir yerde daha ciddi bir şey olamazdı değil mi? J
Şarkılardı bu serüvende hep yanı başımız da, hiç yalnız
bırakmayan güldüren düşündüren şarkılar. Ve içimize işletilen, içimize işleyen
Şiirler…
Hepimiz şiir gibi insanlardık vesselam.
***
Bu nüsha da öncelikle 2013 de gelenlere ve gidenlere gelsin.
Gelenler hoş gelmiş, gidenler hoş gitmiş. Tüm
yeniliklere,güzelliklere,kuşlara,kitaplara,ütopyalara,gemilere gelsin. Çay ve
şiir severlere gelsin. Menemensiz kahvaltı yapamayanlara gelsin. Yani bu
nüshada olan herkese gelsin yani hepinize gelsin. Evet okurken ki biz sizdiniz
canimlar. He bide olmayan biri ama olmadığı için bu nüshayı ona özel
gönderiyorum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.
Hoş geldin 2014.
Not: O gemi gelecek rahat olun ;) He bi de Dünyayı Güzellik Kurtaracak !
Yorumlar
Yorum Gönder