Uyu gülüşü güzel çocuk...
Bu gece
de tıka basa acı yüklüyüz.
Var
olamayan bir çocuk, hüznünü bırakıp gitti bize, dayanamadı 16 kilo kalmış bedeni
daha fazla, o kadar dayanmıştı ki “abileri gitti, galiba bu sefer…” derken
boğazımızda düğümlendi bir gitmenin daha sözcükleri…
Bi
arkadaşa da demiştim “ne yazık ki bizi büyüten, bu hüzünler oluyor” her
seferinde, bir arada tutuyor şiddet bizi..çünkü hep aksini istiyoruz,biz aksini
istediğimizi söyledikçe, istemediğimiz şeylerle karşılaşıyor ve
hüzünleniyoruz,ağlıyoruz…
Barışın
kapısını çalan kaçıncı can gitti, ben artık bıraktım saymayı, ölümle
kendilerini sınayan insanların dediklerini bıraktım, sadece hüznümü yaşıyorum
derin…
Gitmek
üzerine birçok söz söylemiş üstatlar, yazan çizen ablalar abiler, bi çoğu bugün
dillerdeydi
Hepsi bugün
güzel gülüşlü çocuk içindi, hepsi bugün Berkin içindi…
"Herkes kendi hürlüğünde ölmeli
Ölmek, ölmekse.
Asırlarca evvel bu dünya
Başka insanlarındı.
Kardeşçe uzatıyorum yanaklarımı, işte
İnsanca ateşler almak için
Gelip geçtikçe öpen dudaklardan…"
Ölmek, ölmekse.
Asırlarca evvel bu dünya
Başka insanlarındı.
Kardeşçe uzatıyorum yanaklarımı, işte
İnsanca ateşler almak için
Gelip geçtikçe öpen dudaklardan…"
Evet gitmekte hürdün çocuk ama gitmeseydin be;
Ve evet “aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!”
demekten başka bir şey diyemiyorum ki gittin çünkü…
Tüm kelimeler yitirdi manasını “bizim değil
bizi öldürmek isteyenlerin” olduğu bir yerde ne denebilirdi başka, hâlâ bilmiyorum…
Ama “kaldır başını ve dimdik dur.
bu senin değil, ülkemin ayıbı.”
Şimdi dese birimiz ;
“Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.” diyecek birisi
“Çocuğun şekerle ne işi olur,hıhh !”
Vay be çocuk, sen her şeye rağmen; mızıka
çalamadığın sokaklara, şeker yiyemediğin tabaklara, uçurtma uçuramadığın
rüzgarlara, top oynayamadığın sokaklara, ucunu ısırarak bitiremediğin
ekmeklere, tekeri patlak diye süremediğin bisiklete, “iki günlük kişiyi”
seçene, giden 7 cana, 269 güne, pencere de bekleyen anneye… Eyvallah dedin ve
umutsuzluktan sana sığınmış bunca insanı da her şey gibi geride bırakarak
gittin…
Ama şunlar bilinsin;
“Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk
vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız
kuşlar gönderecek”
sen bundan sonra her çocuğun kalbinde olacaksın, uçan
kuşlarda sana mesaj olacak;
“Özgürlük kuşlarıdır artık o kapkara çocuk
kaşların…”
Ve bir şarkı tutturacağız hep bir ağızdan “Uyu
Berkin Elvan uyu, öte geçelerde büyü…”
Biz hep seni hatırlayacağız, her çıktığımız da
sokağa, bakkala ekmek almaya gidişimizde, sofrada eksik olan ekmekte, güzel
gülen çocuklarda, kara kaşlı çocuklarda, adı Özgür, adı Ali İsmail, adı Berkin
olan çocuklarda…
Hüznümüz “karanlığa söylenen bir ninni” gibi
düğümleniyor boğazlarımızda artık, çığlıklarımız karanlığa, haykırışımız Berkinler, Ali
İsmailler ve niceleri gitmesin diyedir ,ama…
Neyse çocuk, güzel uyu öte geçelerde, kuşlar
gibi özgür olursun artık umarım…
Seni rahatlatır mı bilmem ama;
“Eğildim öptüm yıkık alnından
Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha;
Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine.”
Bu acı, bu hüzün ağır gelse de zaman zaman
bize;
Ekmeğimizi paylaşmak,
Sevgimizi paylaşmak,
Gülüşümüzü paylaşmak,
Hüznümüzü paylaşmak,
Yorumlar
Yorum Gönder