Bak 2015 de geldi !
Şarkılarrr…
Sahi ya şarkılar olmasa ne yapardık ?
Mesela düşünün bir yola gidiyorsunuz, uzun
bir gece, arabayı kullanan sizsiniz ve haricinizde herkes uyumuş, o zaman
açıyorsunuz arkadan yavaşça bir şarkı size eşlik edecek…
Mesela bir annesiniz ve uyumayan bir
bebeğiniz var-bebekler genelde uyumuyor ve o halleriyle çok tatlılar ancak uyku
ihtiyaç size de- açıyorsunuz bir slow şarkı arkadan ninni misali uykuya dalıyor
yavrucak.
İlkokul zilleri – benim ilkokul yıllarıma
denk gelmedi ama- çalınca öyle şarkılı şarkılı daha bi gidesi geliyor derse
insanın mesela ya da durun gidesi gelse de gidemiyor bazen insan…
Ki o insan daha demincek, 1 yıl geçse de
demincek, 15 yaşında, 16 kilo veda ederken hep bir ağızdan –teneffüslerde söylenecek
bir şarkı tutturduk- derin bir sessizlikle “Uyu gülüşü güzel çocuk” dedik, öte
geçelerde…
Sokaklar hep sessiz ve tenhadır, tabi kulaklığınız
ve şarkılarınız varsa o sokaklar size sadece gelip geçen karelermiş gibi gelir…
Fakat geceyse ve karanlıksa hele de
dinlediğiniz şarkı “Uyan Ali’m” se o sokak bitmez…
İnerken derinlere ve karanlığa, kaskımızdaki
fener aydınlatır yolumuzu ve dilimize hep o şarkı gelir “yeryüzü sıcak olsun
diye dost…”
Ve belki gitmiştir –belli mi olur-
sevdiğiniz, ya da hiç gelememiştir – gelmemişse anlarsınız, gitmişse…-
kaybolursunuz şarkılar içinde, yağmurlar gelir İstanbul’a, kara kış gelir, o
şarkılar bitmek bilmez…
Hal böyle iken vakti zamanında da dediğim
gibi;
“Şarkılardı
bu serüvende hep yanı başımız da, hiç yalnız bırakmayan güldüren düşündüren
şarkılar. Ve içimize işletilen, içimize işleyen Şiirler…
Hepimiz şiir gibi insanlardık
vesselam.”
Ve hala öyleyiz inanın! Yaşadıklarımızda,
yaşayamadıklarımızda, söylediklerimizde, söyleyemediklerimizde, kalmalarımızda,
gitmelerimizde hep şarkılar vardı bizi hiç yalnız bırakmayan, hep şiirlerdi
içimize işleyen…
Her adı geçtiğinde Ali’nin açtık
usulca şarkısını, bildiğimiz halde o amansız gerçeği;
Bir türlü kabullenemiyorduk bu
uyuyuşları, biz her gün kalkıp kaldığımız yerden devam ederken, hazmedemiyorduk
14 yaşında gitmeleri, tüm hazmedenlere inat, sen Uyan Berkin’im, uyann…
Biz uyanmalarını isterken
uyanıklar sıfırlayacaklarının peşindelerdi ve “Boom !” yerin derinliklerinde yitip
giden onlarca can… Aklanmaya çalışılırken gidişler, çizmesinin karasını
sedyenin ağına karıştırmayan Madenciydi uyandıran bizleri. "Babama Galatasaray’ın
maçı var dersek madenden çıkar"la, “Oğlum yüzme bilmezdi,suyun içinde ne yaptı…” arasında gidip
geldik, gidip kaldık, hala “uyuyanlar”a inat,unutmadık !
***
Velhasıl neyi, kime sorarsınız
bea; bakın etrafınıza, kulak verin şarkılara, ağıtlara, sessiz çığlıklara ;
“başarısız boktan bir kış
geçirdik
kanımız bile doğru dürüst akmadı
bir sürü çocuğu öldürdüler”
başarısız boktan bir yıl !
Yani hiçbir şey değişmedi-hala sıfırlanamayanlar,
gidenler, gelmeyenler, uyuyanlar, hiç uyanamayanlar- diyeceğim ama değişti be...Güzel güzel insanlar tanıdım,yolda olmayı, yolda kalmayı öğrendim, inanmayı,inananlarla olmayı öğrendim,en büyük kazanımlarım bu seneden di, bu bu kadar başarısızlığın içinden sıyrılarak bana kalanlar en kıymetlilerdi.
Demişim ya karşılarken 2014’ü “Otur la !” valla içimize oturdu gidiyor işte…
Bakalım nasıl gelecek 2015, peşin peşin konuşalım, syn 2015;
Ayık olunuz.
***
Bu nüsha da öncelikle 2014 de
gelenlere ve gidenlere gelsin. Gelenler hoş gelmiş, gidenler hoş gitmiş. Tüm
yeniliklere, güzelliklere, kuşlara, kitaplara, ütopyalara, gemilere ve maviye
gelsin. Çay ve şiir severlere gelsin. Menemensiz kahvaltı yapamayanlara gelsin.
Yani bu nüshada olan herkese gelsin yani hepinize gelsin. Evet okurken ki biz
sizdiniz. He bide olmayan biri ama olmadığı için bu nüshayı ona özel
gönderiyorum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.
Hoş geldin 2015.
Not: O gemi gelecek rahat olun ;) He bi de Dünyayı Güzellik Kurtaracak !
Not: Aynı
bitirdim yazıyı bakalım...
Yorumlar
Yorum Gönder