Bir soluk...

Her şeyle ilgili bir sıkıntım var.
Hiçbir şey her şey olmuyor.

Yani tam oluyor diyorum, işte şimdi oldu;
Ne ka güzel bir gün ne ka güzel bir gece…
İşte gece olunca çöküyor o hüzün.

Tam geçerken herşeyin yolundan, bir şey uğruyor ve kalakalıyor.
Hani durakta öylesine, nere gideceğini bilmeden oturan bir yolcu olur ya onun gibi.
Ne yön var gidilecekmiş gibi, ne yol var yürünecekmiş gibi, öyle gibi değil gibi, yokumsu ama vara yakın.

Varmışta göremiyormuşum gibi, olmasını istediğimden tüm renklerin olduğu siyah gibi.
Hep öyle gibi, hiç öyle değilimsi.
Sahi biter mi bir gün,
Geçer mi,
Geçiyor mu,
İyi olacak geceler ne tarafta,
Hangi kestirme daha yakın,
Yürüsek varır mıyız, taaaa oracıkta mı, yoksa şuracığa daha mı yakın,
Olmaza mı meyli var, oluru mu daha çok seviyor,
Gelesi var gibi de annesi kızartma yapmış aklı onda mı kalmış,
Biletini almış da uçak rötar mı yapmış,
Koşarken ayakkabısının … yok yok bağı çözülüp dökezlememiştir, yüzü iyi mi ?

Güzel güneşli günler derdi Nazım, sürelim motarları maviliklere derdi.
O motorda olsam içimde o sıkıntı oturmaz mıydı?
Ya da ölmez miydi 7 yaşında çocuklar o motordan atlayıp?
O gemi gelecek mi bir gün?
Ya da o motor var mı gerçekten?

Çemberin içinde ya da dışında olmakla mı alakalı tüm bunlar?
Dışına çıkınca yağmur kesiliyor, içeride kar boran mı?
Sahil ne tarafa düşüyor, yoksa her yer sahil mi?
Evler küçük şirin ve mantardan mı?
Sokakları Arnavut kaldırımı mı?
En çok mavi manzarası teraslarda mı, gök.. yok gökdelen yoktur canım…

Sahi
İyi mi geceler?

Heeee
Sahil ne tarafa düşüyor?

Neyse
Hadi çay koyda içelim…

***

Bu nüsha evvala uzun süredir yazamadıklarıma gelsin…

Sonra Şerif abiye, ve yüreği güzelliklerle dolu tüm insanlara, Sajana, Beş sayısını akla kazıyan Kardeşler’e, gidenlere, gelmeyeceklere, olmayanlara, gülmeyenlere, hayata, Ayasofya’nın karşısındaki mısırcı abiye, içimizdeki İrlandalılara, üniversite hayatı sona erip yeni başlayanlara, yaşayanlara, yaşayamayanlara, kalanlara, gelenlere, Ahmet Abilere, Ela gözlülere, şuan uyuyor olanlara gelsin.


En çokta Sajanlara ! He bir de şekersiz çaya alıştıran Kantin bardaklarına.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoş gelişler ola eyyy 2019!

Mesafeler...

Olamayışın öyküsü...